I am not Alone

20 Şubat 2011 Pazar

Kitap Kurdu

Uyarı: Aşağıda en sevdiğim aktivitelerimden biri hakkında konuşacağım, yazı biraz uzun olabilir, şimdiden uyardım.

Gerçekten, küçüklüğümden beri baş karakteri kadın olan kitapları sevdim. Hatta, insanlara hobilerini sorarlar, cevap olarak da hep kitap okumak gelir ya, işte ona çok üzülürdüm. Kadın karakteri arka planda olan kitapları okuduğum çok nadirdir. Aynısı filmler ve diziler için de geçerli.

Bu ön bilgiden sonra, konu kitaplar ve kadınlardır desem yeterli olur sanırsam. Öncelikle, günümüz kitap modasından nefret etmekteyim. Parlayan vampirler yeterince kötüydü. Şimdi neredeyse vampir kitapları başlı başına bir tür haline gelmeye başladı. Ama bu başka bir yazıya kalabilir, çünkü içimdeki Twilight "aşkı" bambaşka. Spoiler verecek olursam, bir arkadaşım bana "Twilight"ı sevdiğini bildirdiğinde, kendisi ile neden arkadaş olduğumu sorgulama ihtiyacı hissediyorum.

Devam edelim. Günümüzün ikinci kitap modası: Tarihi romantik. En sevdiğim yazarlardan birinin Jane Austen olduğunu söylemiş miydim? Hatunun bütün kitaplarını Türkçe okuyup bitirince, üzüntüden bir de İngilizce okumuştum kelime oyunlarını yakalayıp mutlu olayım diye. Bu arada kitap okurken, detaylar asıl benim için önemli olduğu için sevdiğim kitapları tekrar tekrar okurum unuttukça. Hala her okuduğumda farklı bir tat aldığımı savunuyorum. Hayır, sonuçta artık gerçekten orijinal bir konu bulmak çok zor. Önemli olan, o aynı konuyu nasıl işledikleriyse, ne zararı var tekrar takrar okumanın.

Tekrar tekrar okumamın bir sebebi daha var, biraz fazla hızlı okuyormuşum ben. Çok basit dilli bir kitabı anlayarak okuma hızım dakikada yaklaşık 2, 2.5 sayfa falanmış. Bu nedenle sürekli kaliteli kitap bulup okumak mümkün olmuyor. Arada bir sürü sabun köpüğü kitaba maruz kalıyorum.

Aslında çok da şikayetçi değilim, zaman geçirmiş oluyorum en azından. En sevdiğim sabun kitap türü de, şu tarihi-romantikler. Tarihi romanları zaten severdim. Sayısını hatırlamadağım kadar çok Hürrem, Cleopatra, VIII. Henry, vs romanlarından sonra gözümü doğal olarak şu an moda olan bu roman türüne çevirdim.

Bir tane okudum eh işte. İkincisi tamam. 3 peh. 4 yaaani. 5, 6, 7,... Sonra dank etti. Sanki hepsi aynı hikaye. Kız sosyete tanıştırılır. Kız muhteşem güzeldir. Adam tam bir çapkındır ayrıca tehlikeldir. Kadın gözüpek, cesur ve akıllıdır. Bir sürü yanlış anlaşılma, kavga ve skandaldan sonra evlenirler. Adam da bir anda Ormanların Kralından, Van Kedisine döner.

Yani "yazar"ların bize yutturmaya çalıştıkları bunlar. Satır aralarına baktığında ise işler daha da komikleşiyor. Kızlar aslında öyle akıllı, mantıklı falan değiller. Kitaptaki diğer hemcinsleri gibi zayıflar, saflık derecesinde idealistler, beyinleri olduğunu savunurken bile beyinlerini kullanmıyorlar falan filan. Baş kadın karakterin, kitaptaki diğer kadınlardan tek farkı, biraz daha gürültücü olmaları sanki.

Erkeklere gelince. Baş karakter, sadist, güven sorunları olan, kaba bir adamken. Sosyetedeki diğer erkeklerin hepsi ya zampara ya da bir dişi vücudu yüzünden hemen şapşallaşan yalakalar.

Kitaplardaki yanlış anlaşılmalar o kadar saçma ki! Zaten olacakları daha karakterleri tanıştırırken tahmin etmek mümkün.

Peki ben neden okuyorum bunları hala? Yeni takıntım. O saçma sapan kitaplar arasından belki bir cevher çıkar ümidiyle okumaya devam ediyorum onları.

Kitap okuyoruz dedim ya, sanmayın sadece bunları okuyorum. Bir kaç sınırlamam var ki, o sınırları da aştığım çok olmuştur. Sınırlara gelirsek, Elif Şafak'ı sevmiyorum. Kadını değil de, kitaplarını. Okudum, sevemedim, yapacak bir şey yok. Başrolde kadın yoksa okumaya pek istekli olmuyorum. Ancak, hani güvendiğim biri tavsiye ederse belki bakıyorum. Sonra, bilim kurguyu kesinlikle sevmiyorum. Filmlerde ya da dizilerde bazen tahammül edebiliyorum ama kitaplarda asla.

Bıraksan ben burada konuşabilirim sanırım kitaplar konusunda saatlerce. O değil de sanırım bana yeni bir kütüphane lazım. Benimki birazcık doldu da.

Bir de favori kitabım Alice in Wonderland. Ama kesinlikle İngilizce olanı. Çevirmenler her ne kadar mükemmel bir iş çıkarmış olsalar da, orijinali daha bir güzel.

Bir de, orijinal mi? yok sa orjinal mi?

Yours Truly,
Kırmızışın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Fazla gelmeyin üstüme olur mu?

Gitmeden bunlara da bir bak