I am not Alone

28 Ocak 2011 Cuma

These boots are NOT made for walking

 
Paolo Nutini - New Shoes

Ekran karşısında orgazm geçirmiş olabilirim. İçimdeki alışverişkolik çığlıklar atıyor.

Cassette Butik. Duyanlar vardır. Duymayanlar için dünyanın en güzel ayakkabıları var orada. Bir kaçını paylaşacağım hemen sizinle. Ben sevdim, siz de sevin diye.

İşte hazır modum gelmişken, ayakkabılar hakkında atıp tutayım dedim.

Küçük bir çocukken, gizli gizli annesinin topuklularını giyenlerdendim ben. Ama benimki, erkek Fatma olunca, giyebileceğim topuklu sayısı sınırlı oluyordu. Ama hatunun düğününde giydiği beyaz topukluya hala taparım. Annem her yakaladığında kızardı. Ayağımı inciteceğimden korkardı. O işteyken gizli gizli denerdim ben de.


Sonra büyüdüm. 36 numara oldu ayaklarım. Kurtuldum saçma sapan çocuk ayakkabılarından. Gelsin topuklular. Evet, kokoş bir çocuktum ne yazık ki. Şimdilerde bebekler için bile topuklular çıkarmışlar. İşte bizim zamanımızda yoktu onlardan.

Sonra lise. Converse. Sürüye uydum. O yaşıma kadar rahat rahar giydiğim topuklularla rahat edemez oldum. Balo gecesini çıplak ayak bitirenlerdenim işte. Converse'e dönersek. Pullu Converse olmaz. Topuklu Converse olmaz. Converse dediğin düzdür, klasiktir. Ama hala acırım o kolayca yırtılan bez parçasına verdiğim paraya. Üstelik rahat da değildi. Zavallı ayaklarım ve Arnavut kaldırımları... Ayrıca beyaz Converse'siz tamamladım bu dönemi ben. Sonuçta metalci hatundum.


Ahh sonra geldi üniversite. Kadınsı olma çabalarım artık. Gece Converse ile gidemeyeceğim mekanlar. Converse kaldırmayan kıyafetler. Topuklular. Uzunca süre acı çeken ayaklarım. İnat ettim. Sabır. Öğrendim. 12 cm de neymiş artık diyorum, eskiden 5 cm topuk üzerinde 2 saat duramayan ben. Şimdi tek hedefim kırmızı bir topuklu.

Ve sıra geldi tapılası ayakkabılara. Her birini istiyorum. AMA hem pahalılar. Onu geçtim, benim ayak numaram sıkıntılı. Lanet olası doğa. Her neyse ben gidiyorum ve sizi ayakkabılarla baş başa bırakıyorum.








Sanırım aslında ayakkabıdan çok, Oxford'lara karşı bir sevdam var. 

Bu da butiğin Facebook sayfası, ilgilenenlere duyurulur: [Link]

Bu arada, umarım bizde de, renkler kaybolup her şey simsiyah olmaz, yazıyı okuyun anlarsınız ne demek istediğimi. [Link]

Gerçekten son bir şey, "Canımın sıkılmasından sıkıldım" gibi saçma sapan bir yazının ne işi var orada, çok okunanlar arasında. İlgi çekici başlığın gücü?

Son bir ekleme, şarkının sözlerine dikkat etmişsinizdir umarım. 

8 yorum:

  1. Bunların indirimini beklemek lazım limangoda falan harbiden de pahalılar ya. Ben yürüyemememe rağmen topuklularla içim gidiyor almak istiyorum hepsinden de :(

    YanıtlaSil
  2. Sertaç Delibaş muhteşemdiir yea:) yaşasın topuklu ayakkabılarr...

    YanıtlaSil
  3. @Leah
    Teorik olarak yürüyebiliyorum o topuklularla ama bunlara kıyıp yürüyebilirmiyim bilemedim. Alsam anca kutuda yıllandırırım herhalde, yaşlanınca torunlarıma göstermek için.

    @Miray
    Sertaç Delibaş'ın bu seneki topuk tasarımları beni benden aldı. O kadar incelerki, saniyesinde kırılacaklar diye korkuyorum resmen.

    YanıtlaSil
  4. Resimlere bak, aşık oldum <3 <3 <3

    YanıtlaSil
  5. Casette benim mabedimdir her hafta bir gün gidewrim bakar bakar çıkarım :) daha almak nasip olmadı, bide ben bi gun almaya kalkarsam hangisinden başlıcağımı bilmiorum ;)
    buarada ordaki küpelerde baya başarılıdır ve öle alınmıcak gibi pahalı da değiller :)

    YanıtlaSil
  6. evet, yorum yapmayı unutmuşum;
    ben de ayakkabıları görünce orgazm oldum.neredeyse klavyeye yapıştım lağn! :D

    YanıtlaSil
  7. @FiRSTe
    Delirebilirim seçim aşamasında bence. :D

    @Curly
    Sen geri dönünce dağıtırız butiği kuzu :D

    YanıtlaSil

Fazla gelmeyin üstüme olur mu?

Gitmeden bunlara da bir bak