I am not Alone

16 Şubat 2011 Çarşamba

Just Another Day

Şaka maka bitmiş bir senem bu blog'da. 100 kişiden fazla olmuşuz. Hani götüm artık kalkmadıysa kalkar yakında merak etmeyin.

Tatilin son günleri biraz fazla yoğundum. Ama hani sevimli bir yoğunluk da değil, akrabalar, laftan anlamayan anne, ergen kardeş, bir adet baba, ve ders seçimleri vs. Yani sinirliydim, gergindim, etrafımdan da fazlasıyla çıkardım bu sinirimi zaten. Okul açılırım rahatlarım dedim, sevimli yurt odam, manyak oda arkadaşım falan filan. Hem ilk gün akşamı da Jay-Jay Johanson konseri vardı daha ne olsun.

Böyle romantik hayallerim vardı. Ama toparlanmanın ne kadar işkence olduğunu unutmuşum. Sığmadı o eşyalar. Oysa eve gayet az eşya götürmüştüm. Lanet olası alışverişkolikliğim.

Her neyse, konser saatleri. Bronx Pi, dünyanın en boktan konser mekanı, küçücük, kalabalık, rahat değil VE sevgililer günü. Konseri 45 dakika sonra terk ettik desem? Normalde başka bir yere gider dağıtırdık. Ama pazartesi! Ve ben o kadar baymışım ki konserden tek istediğim uyumak. Onun yerine sabaha kadar kitap okudum, işe de yaradı sabaha karşı huzurlu bir uykuya daldım.

Sonra bu sabah. Bari sabah uykumu alayım. Ama yok. Annem sağ olsun. Her neyse gece okula dönmeye kararlı ben bütün gün ısrarla tembellik yapmaya kararlıyım. Akşama yakın evden balık kokuları. Dipnot: Balıktan nefret ediyorum. Kokusu rahatsız ediyor. Çok nadir, çok ısrar edilirse birazcık yiyebiliyorum. Hafta içi sadece bir akşam evdeyim, annem balık yapıyor. Hı hı oldu. Tamam dedim erken gidiyim. Bu arada geç gitmek istememin tek sebebi, trafiğe kalmamaktı. Tam evden çıkıcam, elimde bavul, sırtımda kütük gibi çanta. Anne metroya bırak, yokuşu çıkmayayım şimdi çanta ve bavulla? Hayır. Neden? Evin önünde duran arabayı, çıkarmaya üşeniyorum, yani senin için 2-3 dakikalık bir çaba harcayamayacağım ama yürüyerek eşlik edeyim sana. Ok bye eşliğinde defolup giden ben. Ve sinir krizim.

Off lütfen, yeniden sinirlenmeden anlatabileyim şunu. Evden metroya gittim. Metroya bin, birden Levent'te indim birden, bilinçsizce. O kalabalıkta olmak istememiştim. Hala sinirliydim, ağlamak üzereydim, yorgundum. Kalabalık, üstüme gelen insanlar. Bir şey yapmam lazımdı. Oturdum sadece. Sakinleş. Hayır. Sinirimi yatıştıracak hiçbir şey yok resmen. Arkadaşlarımı arasam, hiçbiri doğru kelimeleri bilmiyorlar. Doğru kelimeler var mı dersen, ben de bilmiyorum onu. Ne yapsam, ne yapmalı? Kendimle savaş içindeyim, çünkü telefonumu çıkartıp, anneme dönüşü olmayacak şeyler söylememe saniyeler var. Şu an bile sınırdayım.

Yazıyı yazarken araya Curly girdi, bütün modumu dağıttı.

O nedenle devam etmek istemiyorum yazmaya ama silmek de istemedim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Fazla gelmeyin üstüme olur mu?

Gitmeden bunlara da bir bak