I am not Alone

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Feeling Pretty~!

Her dışarı çıkarken annem durdurur ve sorar: "Bu kadar süslenmek niye? Kimle buluşacaksın?"

Cevabım hep aynı olur, zaten kalkmaya hazır olan sağ kaşım kavislenir, gözlerimi deviririm, nefes alır veririm ve bitkin bir sesle: "Ne zaman bir başkası için giyindim ki ben?"


Çocukken neredeyse bütün kızlar bir kaç kez saldırmıştır annelerinin dolabına. Ben o konuda pek şanslı değildim çünkü ben kızlığımın farkına vardığımda hatun da rahatlığın farkına varıp bütün süslü kıyafetlerinden kurtulmuştu. Zaten makyaj yapmayı da pek sevmezdi. Takılar desen, bir çocuğun hayal gücü için fazla yetersiz.

Gizli gizli parlatıcı falan alırdım harçlığımdan kalanlarla. Nedense kızacaklar diye düşünürdüm. En önce parlatıcılara aşık oldum. Sonra göz kalemlerine. Farlardan hoşlanmazdım pek, her tarafım sim içinde kalıyordu.

Ergenliği atlatınca, teyzelerim, annem ve etrafımdaki diğer kadınlar sayesinde asıl öğrendim makyaj yapmayı kendimi palyaçoya benzetmeden. Hala hata yapıyorum ara sıra ama öğrendim sayılır işte.

Herneyse işte, küçüklüğümden beri sevdim evde kimse yokken kendimi süslemeyi. Başkası görsün diye değil. Ben güzel olduğumu biliyim o an ben mutlu olayım diye. Bazen altı üstü Alpu'lara gitmek için 1 saat evden çıkamadığım olur. Günümde değilimdir ve beğenememişimdir bir kıyafet. Umrumda olmaz onların beni her daim güzel bulacak olmaları. Ben kendimi güzel hissetmiyorsam o an çıkmam evden dışarı.

Bugün de öyle günlerden biri işte. Bütün gün evdeyim, malum yarın iki tane finalim var. Ben ise yazın dışarıda çok açılıyor diye giyemediğim loli elbisemle oturuyorum. Şu an üzerimde belki bir daha uğraşsam yapamayacağım kadar güzel bir makyaj var. Hazırlanmam neredeyse iki saatimi aldı ve ne için? Sadece kendimi şık hissetmek için bugün.

Bazılarına göre özgüvensizliği gizleme yoluymuş gibi geliyormuş makyaj ve kıyafetler ardına saklanmak. Yanlış! En azından benim için. Özgüvenle alakalı bir şey değil bu. Kendini şımartmanın, parlatmanın ve süslemenin ne zararı var? Evin dekorasyonunda değişikler yapmak yerine, kendini süslemek gibi bir şey bu.

Biliyorum anlayan insanlar var.

Gerçi makyajın yeri biraz daha farklı. Küçükken birisinden duydum ya da bir yerde okudum: "Eğer gerçek bir hanımefendiysen, yüzünde makyaj varken ağlamazsın." Sanırım şu ana kadar hiç ağlamadım yüzümde makyaj varken. Terden aktı makyajım, ya da üzerime fırlatılan bir şişe sudan, ya da yanlışlıkla gözlerimi ovalamaktan. Ama ağlamaktan hiç akmadı. Koruma mekanizması oldu resmen.

Bu arada kıyafetler için tam tersi de doğru. Eğer o gün havamda değilsem, hiç bir güç güzelleştiremez beni. Olmuyor, kesinlikle yakıştığını bildiğim kıyafetimi de giysem, süper bir makyaj da yapsam tutmuyor bazı günler. Orada bırakırım işi, ve rahat ettiğim bir şeyler giyerim en azından.

Şimdi kardeşim gelmeden şu kırmızı rujumu sileyim de bari, zavallım ablası eve garip garip insanlar atıyor sanmasın.

6 yorum:

  1. ben ders çalışmaya başlamadan önce genellikle uzuuun uzuuun süslenirim giyinirim kuşanırım öyle çalışırım kimse ve ben çözemedik bunu neden yaptğımı kendimi daha iyi hissettirdiği ve motive ettiği kesin ama

    YanıtlaSil
  2. Ahaha, yalnız değilim sevindim :D

    YanıtlaSil
  3. Kendini güzel hissediyorsan dünya güzeldir.Tabi süslencez be. :D

    YanıtlaSil
  4. Ve demek istediklerim bir cümleyle güzelce özetlendi~!

    YanıtlaSil
  5. Burası İstanbul anne deseydin

    YanıtlaSil
  6. Reklama o kadar kıl oluyordum ki, taşımayı düşünmedim kalıplaşmış sözlerim arasına sanırım. :)

    YanıtlaSil

Fazla gelmeyin üstüme olur mu?

Gitmeden bunlara da bir bak