I am not Alone

9 Temmuz 2010 Cuma

5+1 Gala Gösterimi

Geçen gün bir rüya gördüm ama yaklaşık bir hafta önce. Yazamadım bir türlü bu hafta içinde. Unutacağım diye de korktum ama unutmamışım hala aklımda bütün canlılığı ile. Yazmasam çatlarım çünkü merak ediyorum gerçekten öyle mi olacak hayatım.

En önce yaklaşık 30-40 sene sonrasındaydık. 50 ile 60 arası bir yaştaydım. Bembeyaz saçlarım vardı, hala kısaydılar. Boya olabilir, zaten hani planımdır beyazlarım çoğaldıktan sonra bembeyaz'a boyatmak. Kıyaftler? Yoktu öyle lame/dore taytlar falan. Eteğimi giymişim üstüne de rahat bir bluz oturuyordum öyle bir evin cumbasında. Benim evim sanırsam.

Oda kocaman değil ama küçük de denemez. İlgi çekici yanı, sadece kitaplıklarla dolu. Ben de oturmuşum kahvemi içiyorum dışarıya bakarak. Damla sakızlı kahve. Önümde fotoğraf albümlerim var, günlüklerim anı defterlerim ve laptop'um. Başlıyorum bebeklik albümümden incelemeye. Güzel bir bebekmişim. Şanslı bir çocukmuşum. Sonra çipçirkin bir şey oluvermişim. Arıyorum ama ilk gerçek aşkıma dair bir fotoğraf bile yok. Yok ettim tabi zamanında her şeyi.

Sonra lise, üniversite... Türlü türlü çılgınlık, eğlence. Hiç bir kötü anın fotoğrafı yok ama işte kötü anların kanıtları yazılar var. Azıcık hüzünleniyorum. Keşkeler geçiyor aklımdan. Bir damla gözyaşı düşüyor gözlerimden. Siliyorum göz yaşımı.

Sırada evlilik albümleri var. İki kez evlenmişim anlaşılan. Hoş düğünler olmuş. Birincisi bir kır düğünü hep istediğim gibi, ikincisi ise şık bir kokteyl şeklinde. İki kocam da hoş insanlar, aramızda yaş farkı var o da belli. Düğün fotoğraflarını geçiyorum.

Acaba iş hayatım nasıl geçmiş. Orada burada bir iki fotoğraf var iş yemeklerinden.

Sonra bir fotoğraf görüyorum. En önce ne olduğunu anlayamıyorum. Sonra fotoğrafın arkasına bakıyorum, not düşülmüş: "5+1 gala gösterimi - 2033". Fotoğrafı anlatırsam: Ortada Gülçin var. Mutlu mutlu gülümsüyor. Hala tombiş aynı benim gibi. Solunda Alpu var en önce. Kocaman olmuş, bir de kel. Hemen yanında Merinos var. Mükemmel bir kırmızı elbise var üzerinde. Hala merinos. Yanında ben varım. Yine kızıl saçlar. Siyah giymişim. Aman büyük sürpriz. Hala da kilolarımla beraberim. Hemen yanımda beri var. Hatun hala çocuk. Düz duramamış. Üstüme doğru uçmuş. Bir yandan onu tutmaya çalışıyoruz merinosla, bir yandan güzel gözükmeye. Bir başka hatun var beri'nin yanında. O da bana sarılmış. Bilmiyorum ama kim olduğunu. Şimdi sağ taraf. Ece ile Taner var önce. Yeni çocukları olmuş galiba. Bir tane'de bebek var ellerinde. Hemen bir yanlarında Ali var. Sonra sıralanmış bütün artı birlerimiz. Selen'den, Cihan'a, Ahmet'e, Bahri'ye. Tanıdık tanımadık bir sürü insan.

İkinci gözyaşım düşüyor bu resimden sonra. Tam o sırada kapı açılıyor ve içeri tanımadığım bir insan giriyor elinde çayı ile birlikte. Geçiyor ve karşıma oturuyor. Soru sormak istiyorum ama o sırada saat sabahın 6'sı olmuş ve dolayısı ile telefonum ötmeye başlamıştı.

1 yorum:

Fazla gelmeyin üstüme olur mu?

Gitmeden bunlara da bir bak