I am not Alone

22 Aralık 2011 Perşembe

Veda Partisi Sorunsalı

Erasmus maceraları demiştim.

Maceralar daha gitmeden başladı orası ayrı konu ama anlatırım daha sonra ama, şu an beni rahatsız eden başka bir şey var.

Söz vermiştim buraya yazmayacaktım bir daha sinirlendiğimde. Sözümden dönüyorum. Sinirliyim ulan!

Erasmus'a gidiyorum. Gidecek olan benim. Orada yalnız kalacak olan benim. Tek başıma olacak olan benim.

Sizin benim için götünüzü yırtmanız lazımken, ne hakla veda partisi düzenlemediğim için trip atabiliyorsunuz? Umursayan insanlar bir taraflarını parçaladılar buluşmak için, ne yazık ki onlara bile vakit ayıramadım. Gel gör ki, son anda gideceğim aklına gelmiş olan insana vakit ayırayım.

Herkesin kendi hayatı var. Bu dönem üniversitede hiç olmadığım kadar yoğundum. Yapacak işim olmadığında bile beynimde sürekli iş halletmeye çalıştım. Odamdaki kolonlardan bir tanesi post-it'lerle dolu. Kendisi to-do-list'im olmakta.

2 Ocak'ta gidiyorum. Hiç bir hazırlık yapmadım. Ve paşalar gibi bana emredebiliyorsunuz kalk gel diye. Emrinize amadeyim sultanım. Zaten aslında tek yaptığım iş ne kadar meşgul olduğuma milleti inandırmak.

Gideceğime üzülüyordum açıkcası, her geçen gün daha çok seviniyorum. Özleyeceğim şey sayısı azalıyor.

Zaten yılbaşı zamanlarından nefret ediyorum. Grinch'in 4. kuşaktan akrabasıyım aslında.

Burası da böyle.

Sakinleşiyim diye derin nefes alıp vermeye çalışmaktan diyaframım yoruldu. Sinirimde gıdım azalma yok.

Ciddileşirsem iki saniyeliğine, arkadaşlıklar bu kadar zor olmamalı. Bu kadar yormamalı insanları. En son böyle bir arkadaş draması yaşadığımda hiç bir şeyi açık açık söylememiştim ilgili şahsın suratına. Artık birazcık daha büyüdüm. Arkasından konuşacağıma önce, direkt kendisine anlatıyorum. Ama zeytinyağı her zaman zeytinyağı.



13 Aralık 2011 Salı

Yeni Bir Başlangıç

Merhaba,

Ben Kırmızışın. Sarışın gibi hani.

Hala orada mısınız? Eğer buralardaysınız, benim size yine anlatacaklarım var.

Bu blog'un hiç bir zaman, dert bunalım blog'u olmasını istememiştim. Burası benim eğlence yerimdi. Kırmızışının Maceraları işte. Saçmalıklarımı anlatacaktım burada. Gezdiğim, gördüğüm yerleri. Yaptıklarımı. Bazen becerebildim bazen beceremedim.

2 Ocak'ta Erasmus'a gidiyorum. Biliyorum ki, orada başıma bir sürü iş açacağım. Ve biliyorum ki, sadece arkadaşlarıma anlatmam yetmeyecek.

Gideceğim yer Hollanda sonuçta. Kendimi şimdiden babasının kredi kartıyla şekerci dükkanına giren çocuk gibi hissediyorum.

O nedenle ben geri geliyorum. Buralardaysınız hala, bir ses verseniz ya. Ben de ufaktan mutlu olsam biraz.

Love,
Kırmızışın

Gitmeden bunlara da bir bak